
Soybağının Reddi Davası
Soybağının reddi davası, bir çocuğun hukuken tanınan babasının aslında biyolojik baba olmadığını ispatlamaya yönelik açılan bir davadır. Bu dava, çocuğun babası olduğunu iddia eden kişinin, babalık karinesinin çürütülmesi amacıyla açılabilir. İlgili kişiler şunlardır:
- Koca: Soybağının reddi davası açarak babalık karinesini çürütebilir.
- Ana veya Çocuk: Çocuk, ana veya diğer ilgililer, babalık karinesinin çürütülmesini talep edebilirler.
B. Ana Rahmine Düşme
- Evli Kadınların Durumu (Madde 287)
Çocuk, evlilik içinde ana rahmine düştüyse, babanın baba olmadığını ispat yükümlülüğü davacıya aittir. Evlilikten itibaren en az 180 gün geçtikten sonra veya evliliğin sona ermesinden itibaren en fazla 300 gün içinde doğan çocuk, evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır. Bu durumda, kocanın baba olmadığını ispatlamak zorundadır.
Örnek: Bir kadın evli olduğu süre içinde hamile kalır ve doğumdan önce evlilik devam ediyorsa, çocuğun babası olarak kabul edilen koca, çocuğun biyolojik babası olmadığını ispatlamak zorundadır.
- Evlenmeden Önce veya Ayrı Yaşama Sırasında Ana Rahmine Düşme (Madde 288)
Çocuk, evlenmeden önce veya eşler ayrı yaşarken ana rahmine düştüyse, davacının başka bir kanıt getirmesine gerek yoktur. Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğuna dair inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.
C. Hak Düşürücü Süreler (Madde 289)
- Koca için Süreler:
- Koca, doğumu ve baba olmadığını öğrenme tarihinden itibaren bir yıl içinde, ya da 18 yaşına giren çocuk, ergin olduktan sonra bir yıl içinde dava açmalıdır.
- Gecikmeyi haklı kılan bir sebep varsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işlemeye başlar.
D. Karinelerin Çakışması (Madde 290)
Çocuk, evliliğin sona ermesinden sonra 300 gün içinde doğmuş ve ana yeniden evlenmişse, ikinci evlilikteki koca baba olarak kabul edilir. Bu karine çürütülürse, ilk evlilikteki koca baba sayılır.
E. Diğer İlgililerin Dava Hakkı (Madde 291)
Dava açma süresinin geçmesinden önce koca ölürse, gaipliğine karar verilirse veya sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybederse, kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü öğrenmelerinden itibaren bir yıl içinde soybağının reddi davası açabilir. Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım da benzer süreler içinde dava açabilir.
F. Sonradan Evlenme (Madde 292-294)
- Koşulu (Madde 292):
- Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının evlenmesi durumunda evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olur.
- Bildirim (Madde 293):
- Eşler, evlilik dışında doğmuş çocuklarını evlenme sırasında veya sonrasında, yerleşim yerlerindeki nüfus memuruna bildirmek zorundadır. Bildirim yapılmadığında, çocuğun evlilik içinde doğmuş çocuklara ilişkin hükümlere tabi olmasını engellemez.
- İtiraz ve İptal (Madde 294):
- Ana ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve Cumhuriyet savcısı, sonradan evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz edebilir. İtiraz eden kişi, kocanın baba olmadığını ispatlamak zorundadır. Çocuğun altsoyu, çocuğun ölmüş veya ayırt etme gücünü kaybetmiş olması durumunda itiraz hakkına sahiptir.
| Dava Hangi Mahkemede Açılır? | Davacının ve davalının dava veya çocuğun doğumu sırasındaki yerleşim yeri Aile Mahkemesi. |
| 👤 Husumet Kime Yöneltilir? | Koca,ana, çocuk veya kanunda sayılan diğer ilgililer. |
| 📑 Dava Konusu | Hukuken tanınan babanın aslında biyolojik baba olmaması.. |
| 📜 Dayanak Maddeler | Türk Medeni Kanunu 286-294.. |
| 🔍 İspat Yöntemleri | Dna Testi,Doğum Kayıları.. |
Örnek Yargıtay Kararları
2.Hukuk Dairesi 2022/1698 E. , 2022/3261 K.
Özet:
Olay: Davacı, nüfusta çocuğu olarak görünen kişinin biyolojik babası olmadığını iddia ederek soybağının reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi, davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle reddine karar vermiştir. Davacı bu karara itiraz etmiş ve istinaf mahkemesi de itirazı reddetmiştir.
Yerel Mahkeme Kararı: Mahkeme, davanın hak düşürücü süresi içinde açılmadığını belirterek davayı reddetmiştir. İstinaf mahkemesi de bu kararı onamıştır.
Yargıtay Kararı: Yargıtay, soybağının reddi davasının hak düşürücü süresinin ne zaman başladığı konusunda “öğrenme” olgusunun yeterli olup olmadığını değerlendirmiştir. Yargıtay, babalık raporlarının öğrenme tarihinden itibaren süreyi başlatacağını belirtmiştir. Mahkeme, davanın süresi içinde açıldığına dair değerlendirmenin yapılmadığını ve DNA testi yapılmadığını belirterek ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur:
” …Dava, soybağının reddi istemine ilişkindir. Davacı, nüfusta kayden çocuğu olarak görünen kişinin babası olmadığını ileri sürerek soybağının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Geniş anlamda soybağı bir kimsenin üst soyu ile olan kan bağını; dar anlamda soybağı ise, bir kimsenin sadece ana-babasıyla arasındaki biyolojik bağını ifade etmektedir. Bir kişi (çocuk) ile kendilerinden biyolojik (genetik) olarak türemiş olduğu kişiler arasındaki bağa doğal soybağı (biyolojik nesep), hukuk düzeni tarafından aranan bazı koşulların gerçekleşmesiyle, bir çocuğun hukuki olarak bir ana-babaya bağlanması sonucunda, ana-baba ile çocuk arasında kurulan bu hukuki ilişkiye ise hukuki soybağı (hukuki nesep) denir.
Buna göre soybağı, bir kimseyle ana-babası arasındaki doğal ve/veya hukuki bağ olarak tanımlanmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre, çocuk ile anne arasındaki hukuki soybağı doğumla; çocuk ile baba arasındaki hukuki soybağı ise anneyle evlilik, tanıma, babalık davasında verilen hüküm veya evlat edinmeyle kurulmaktadır. Baba ile çocuk arasında evlilik içinde doğmaya, babalık karinesine (TMK mad. 285), dayalı olarak hukuken kurulmuş bulunan soybağı ilişkisinin ortadan kalkması ancak soybağının reddi ile söz konusu olabilmektedir. Soybağının reddi davasının başarıya ulaşarak çocuk ile babası arasındaki soybağının ortadan kalkması sonucunda çocuk, baba yönünden soybağı bulunmayan çocuk statüsüne girer. Anayasa Mahkemesi’nin 25.06.2009 tarihli ve 2008/30 Esas, 2009/96 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, kişinin genetik-biyolojik kökeni kendisine ait olmayan çocuğu reddetme hakkı en temel haklarından birisidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286. maddesinde, kocanın, çocuk ve anne aleyhine açacağı soybağının reddi davası ile babalık karinesini çürütebileceği; 289. maddesinde ise kocanın soybağının reddi davasını doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıllık süre içinde açması gerektiği, gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa bir yıllık sürenin bu sebebin ortadan kalkmasından sonra başlayacağı hükme bağlanmıştır. Soybağının reddi davasında, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı hususunda ve davanın temellendirilmesinde belirleyici olan “öğrenmenin”, ne zaman gerçekleştiği noktasında şüphenin öğrenme açısından yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarında, yargılama dışında elde edilmiş babalık raporlarına özellikle hak düşürücü süre niteliğindeki dava açma süresinin öğrenme tarihinden itibaren başlaması bakımından dikkate alındığı görülmekte yani öğrenmenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında hak düşürücü sürenin başlayacağı kabul edilmektedir. Sonuç olarak, bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir. Somut olayda; mahkemece, çocuğun annesi tarafından açılan soybağının reddi davasında, dava dilekçesin iş bu davanın davacısına tebliğ edildiği tarihte öğrendiği kabul edilmişse de, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere şüphe öğrenme anlamına gelmeyeceğinden, anne tarafından açılan davada DNA incelemesi yapılmadığından ve sadece annenin çocuğun babasının davacı olmadığını ileri sürmesi ile davacı ile çocuk arasında kurulan soybağının kesin ve inandırıcı delille çürütülmesi de söz konusu olamayacağından, soybağının reddi davası yönünden hak düşürücü süreyi düzenleyen 289. maddedeki sürenin başlangıcı mahiyetindeki “öğrenme” olgusunun henüz gerçekleşmediği anlaşılmakla, mahkemece davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip, DNA testi yapılıp, tüm delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü süreden reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA.. karar verili’’
2.Hukuk Dairesi 2021/5886 E. , 2021/9694 K
Özet:
Olay: Davacı, soybağının reddini talep etmiş ve Adli Tıp Kurumu raporu ile babalık karinesinin çürütüldüğüne karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme Kararı: İlk derece mahkemesi soybağının reddine karar vermiştir. Ancak, davalılar istinaf başvurusunda bulunmuş ve bölge adliye mahkemesi davanın hak düşürücü süresinin geçtiğini gerekçe göstererek davayı usulden reddetmiştir.
Mahkeme Kararı: Yargıtay, davanın hak düşürücü süresinin öğrenme tarihine göre hesaplanması gerektiğini ve şüphe ya da söylentilerin öğrenme sayılmayacağını belirtmiştir. Somut olayda, hak düşürücü sürenin geçtiğine dair yeterli bir beyan bulunmadığı için mahkemenin işin esasına girerek karar vermesi gerektiğine karar verilmiştir. Bu nedenle, bölge adliye mahkemesinin kararı bozulmuştur:
” Dava soybağının reddi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince Adli Tıp kurumu raporu ile sabit olduğundan davanın kabulü ile soybağının reddine karar verilmiştir. Bu hükme karşı davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. ….Soybağının reddi davasında, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı hususunda ve davanın temellendirilmesinde belirleyici olan “öğrenmenin”, ne zaman gerçekleştiği noktasında şüphenin veya söylentinin öğrenme açısından yeterli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarında, yargılama dışında elde edilmiş babalık raporlarına özellikle hak düşürücü süre niteliğindeki dava açma süresinin öğrenme tarihinden itibaren başlaması bakımından dikkate alındığı görülmekte, yani öğrenmenin yargılama dışı babalık testi ile gerçekleşmesi anında hak düşürücü sürenin başlayacağı kabul edilmektedir. Dolayısı ile bir çocuğun kendisinden olmadığı yönündeki şüphe veya söylenti öğrenme açısından yeterli kabul edilemeyecektir. Somut olayda, davacının dava dilekçesinden, aşamalardaki beyanlarından ve … 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/533 Esas sayılı dosyasında yer alan dava dilekçesi içeriğinden hak düşürücü sürenin geçtiğini kabule yeterli derecede açık bir beyan bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece işin esasının incelenmesine gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, …karar verildi.’’
Soybağının reddi davası, bir çocuğun hukuken tanınan babasının aslında biyolojik baba olmadığını ispatlamaya yönelik açılan bir davadır. Bu dava, çocuğun babası olduğunu iddia eden kişinin, babalık karinesinin çürütülmesi amacıyla açılabilir.

Yazılı bilgiler güncellenen mevzuatlar çerçevesinde değişebilir, somut olaya göre değerlendirilmesi gereken başkaca koşullar bulunabilir. Değişen koşullar ve davaların kendine özgü durumlarının bulunması sebebiyle hukuki uyuşmazlıklar için profesyonel bir destek alınmasını öneriyoruz. Davanızla ilgili hukuki sürecin yürütülmesi için avukatlık hizmetimize başvurabilirsiniz.
Yazılı bilgiler sebebiyle herhangi bir sorumluluk kabul edilmemektedir.



