Marka

metin, ofis malzemesi, masa, kitap içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Marka

Günümüzde rekabetin yoğun olduğu tüketici pazarlarında, bir ürün veya hizmetin başarılı olabilmesi için güçlü bir marka kimliğine sahip olması büyük önem taşımaktadır. Marka, bir işletmenin mallarını veya hizmetlerini rakiplerinden ayırt etmesini sağlayan, tüketicilerin zihninde belirli bir imaj uyandıran ve marka sahibine önemli bir rekabet avantajı sunan bir işarettir. Sözcükler, şekiller, renkler, logolar, hatta sesler bile bir marka olabilir. Ancak, her işaretin marka olarak tescil edilebilmesi mümkün değildir.

Bu yazımızda, marka kavramını, marka tescilinin önemini, marka hakkına tecavüz durumlarında neler yapılabileceği konusunda da bilgi vereceğiz.

Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğerlerinden ayırt edilmesini sağlamak amacıyla kullanılabilecek; kişi adları da dahil olmak üzere sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi gibi her türlü işareti kapsar. Bu işaretler, tescil edilebilir olması ve marka sahibine sağlanan korumanın net olarak anlaşılmasını sağlayacak şekilde sicilde gösterilebilir olmalıdır.

Marka Tescilinde Mutlak Ret Nedenleri

Aşağıdaki işaretler marka olarak tescil edilmez:

  • 4. madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
  • Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
  • Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak gibi işaretler.
  • Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili daha önce tescil edilmiş markalarla aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler.
  • Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan işaretler.
  • Malın doğası gereği ortaya çıkan veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan işaretler.
  • Halkı yanıltacak işaretler.
  • Paris Sözleşmesi 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler.
  • Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.
  • Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.
  • Tescilli coğrafi işaretten oluşan işaretler.

Marka Tescilinde Nispi Ret Nedenleri

Tescil başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış markayla aynılık ya da benzerlik gösteriyorsa ve kapsadığı mal veya hizmetlerle ilgili karıştırılma ihtimali varsa, itiraz üzerine başvuru reddedilir.

Marka Tescilinden Doğan Hakların Kapsamı ve İstisnaları

Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, izinsiz kullanım, benzer işaretlerin kullanımı, markanın itibarından haksız yarar sağlanması veya ayırt edici karakterinin zedelenmesi durumlarında haklarını kullanabilir.

Markanın Başvuru Eserlerinde Yer Alması

Tescilli markanın başvuru eserlerinde, markanın tescilli olduğu belirtilmeden jenerik ad izlenimi verecek şekilde yayımlanması durumunda, marka sahibinin talebine bağlı olarak yayımcı bu yanlışlığı düzeltir veya markayı eserden kaldırır.

Markanın Kullanılması

Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan kullanılmayan veya beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.

Ticari Vekil veya Temsilci Adına Tescilli Markaya İlişkin Talepler

Marka sahibinin izni olmadan markanın aynı veya benzerinin ticari vekil veya temsilci adına tescilinin yapılması durumunda, marka sahibi mahkemeden markasının kullanımının yasaklanmasını veya tescilin kendisine devredilmesini talep edebilir.

MARKA BAŞVURUSU

Başvuru Şartları: Marka başvurusu; başvuru sahibinin kimlik bilgileri, marka örneği, mal/hizmet listesi, başvuru ücretinin ödendiğine dair bilgi, gerekirse teknik şartname ve rüçhan hakkı belgesi gibi belgeleri içerir.

Tek Markalı Başvuru: Her başvuru yalnızca bir markayı kapsayabilir.

Sınıflandırma: Mal ve hizmetler, uluslararası sınıflama esaslarına göre düzenlenir. Kurum, bu sınıflamaları gerektiğinde düzeltebilir.

Bölünme: Başvuru sahibi, tescil edilene kadar başvuruyu iki veya daha fazla başvuruya bölebilir.

Hata Düzeltme: İmla ve açık maddi hatalar, başvuru sahibinin talebi üzerine düzeltilebilir.

Rüçhan Hakkı

Rüçhan Hakkı: Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü’ne taraf ülkelerde yapılan marka başvurularında, Türkiye’de de başvuru yapılması durumunda rüçhan hakkı elde edilir. Bu hak, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde kullanılmalıdır.

Sergi Teşhiri: Markanın sergilerde teşhir edilmesi durumunda da rüçhan hakkı uygulanabilir. Teşhir tarihinden itibaren altı ay içinde başvuru yapılmalıdır.

Talep ve Süre: Rüçhan hakkı talep ücreti ödenerek başvuruyla birlikte belirtilmelidir. Rüçhan hakkı belgesi, başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde sunulmalıdır.

Çoklu Rüçhan Hakkı: Birden fazla rüçhan hakkı talep edilirse, geçerli olan ilk rüçhan tarihi esas alınır.

Uluslararası Başvurular: Madrid Protokolü kapsamında yapılan başvurular, doğrudan Kuruma yapılan başvurularla aynı sonuçları doğurur. Bu başvurular, uluslararası başvuru tarihine göre değerlendirilir.Uluslararası başvuru tarihinden sonra yapılan başvurular, mevcut bir başvuru veya tescilli marka nedeniyle reddedilemez.

Kurum, başvurunun şekli eksikliklerini inceler. Eksiklikler giderilene kadar başvuru tarihi kesinleşmez.İlgili eksiklikler, başvuru sahibine verilen süre içinde düzeltilmelidir. Aksi takdirde başvuru işlemden kaldırılır.Şekli eksiklik bulunmayan başvurular, mutlak ret nedenlerine göre incelenir ve bu konuda reddedilen başvurular Bültende yayımlanır.

Üçüncü Kişilerin Görüşleri, İtirazlar ve İtirazların İncelenmesi

Başvuru yayımlandıktan sonra herkes, başvurunun tescil edilmemesi gerektiğini belirten yazılı görüşlerini sunabilir. Başvuru yayımlandıktan sonra, iki ay içinde itiraz yapılabilir. İtirazın geçerli olabilmesi için ücretin ödenmesi gerekmektedir. İtirazlar, başvuru sahibinin görüşleri alınarak ve gerekli durumlarda ek bilgi istenerek incelenir. İtirazın kabul edilmesi durumunda başvuru reddedilir.

Zarar gören taraflar, Kurumun kararlarına karşı iki ay içinde itiraz edebilir. İtiraz gerekçeleri bu süre içinde sunulmalıdır. İtirazlar, şekli eksiklikler olmadan Kurul tarafından incelenir ve gerekli görüldüğünde taraflar uzlaşmaya teşvik edilebilir.

Marka Hakkına Tecavüz

Tecavüz Sayılan Fiiller

Marka hakkına tecavüz sayılan fiiller şunlardır:

  • İzinsiz Kullanım:

Marka sahibinin izni olmaksızın markayı kullanmak, bu markanın sahibinin haklarını ihlal eder.

Örnek: Bir işletme, tanınmış bir markanın logosunu kendi ürünlerinde izinsiz olarak kullanarak satış yaparsa, marka sahibinin izni olmadan markayı kullanmış olur.

  • Taklit:

Marka sahibinin izni olmadan, markayı veya ona ayırt edilemeyecek kadar benzer bir işareti kullanarak markayı taklit etmek.

Örnek: Bir firma, ünlü bir markanın ambalaj tasarımını birebir taklit ederek kendi ürünlerini piyasaya sürerse, markayı taklit etmiş olur.

  • Ticari Faaliyetlerde Tecavüz:

Taklit edilmiş markayı taşıyan ürünleri bilerek satmak, dağıtmak, ithal etmek, ihraç etmek veya ticaret alanına sunmak.

Örnek: Sahte bir marka ürününü toptan alıp perakende olarak satan bir mağaza, marka hakkına tecavüz etmiş olur.

  • İzinsiz Lisans Genişletme:

Marka sahibinin verdiği lisansı izinsiz olarak genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek.

Örnek: Bir firma, aldığı lisansın kapsamını genişletip başka bir şirkete bu hakkı devrederse, izinsiz lisans genişletme yapmış olur.

Marka hakkına tecavüz edenler şu cezalarla karşılaşabilirler:

  • Başkasına ait markayı taklit ederek üretim yapan, satan veya ithal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezasına çarptırılabilir.
  • Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
  • Başkasına ait marka hakkını izinsiz devretmek, lisans veya rehin vermek.
    • Örnek: Marka hakkı sahibi olmayan bir kişi, bir markayı izinsiz olarak lisansladığında, cezai yaptırımla karşılaşabilir.
  1. Tüzel Kişi Faaliyetleri:

Bu suçlar tüzel kişiler tarafından işlendiğinde, özel güvenlik tedbirleri uygulanır.

Bu suçlardan cezaya hükmedilmesi için markanın Türkiye’de tescilli olması gereklidir.

Bu suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

Taklit ürünleri satan kişi, bu ürünlerin nereden temin edildiğini bildirmeli ve üreticilerin ortaya çıkarılmasını sağlamalıdır.

Dava Aşamaları:

📄 Dilekçe Verme
Marka hakkına tecavüz edilen kişi Ticaret mahkemesine yazılı olarak dilekçe sunar.
💰 Yargılama Giderlerinin Ödenmesi
Dava açılırken belirli bir mahkeme harcı ödenir.
📬 Davanın Kabulü ve Bildirim

Mahkeme, dilekçeyi alarak davayı kaydeder ve davalıya (karşı taraf) bildirimde bulunur.

📄 Davalı Tarafın Yanıtı: Davalı taraf, kendisine yöneltilen iddialara cevap vermek üzere belirli bir süre içinde cevap dilekçesi sunar.
🔍 Delil Sunma Delil Sunma: Taraflar, mahkemeye delil sunar ve bunların nasıl değerlendirileceğini açıklar. Deliller, tanık ifadeleri, belgeler veya uzman raporları olabilir
⚖️Duruşmalar

Mahkeme, tarafların iddialarını, delillerini ve tanık ifadelerini dinlemek için duruşmalar yapar. Bu aşamada, mahkeme taraflara söz hakkı verir ve gerektiğinde ek belgeler talep edebilir.

📜 Mahkeme Kararı Mahkeme, tarafların beyanlarını, delilleri ve tanık ifadelerini değerlendirerek kararını verir.

Karar, bir süre sonra yazılı olarak gönderilir

📝 Kanun Yollarına Başvuru
Taraflar, kararı istinaf, temyiz, itiraz merciilerine götürebilir.
🔒 Kararın Kesinleşmesi ve Uygulama Kesinleşme: Mahkeme kararının kesinleşmesi, kararın kanun yollarının tükenmesiyle sağlanır. Karar kesinleştikten sonra uygulanabilir hale gelir.
✅ Sonuç ve İcra
Sonuç Mahkeme kararı ve diğer hukuki sonuçları ile tamamlanır.

İcra: Tazminat talepler için icra yoluna başvurulabilir.

MARKA HAKKINA TECAVÜZ DAVASI

🏛️ Görevli Mahkeme Ticaret Mahkemesi (Yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi) |
Kullanıcılar ana hatHusumetin Yöneltileceği Kişi Marka Hakkına Tecavüz eden gerçek veya tüzel kişiler
📜 Konu Marka sahibinin izni olmaksızın markaya yönelik fillerle markanın sahibinin haklarının ihlal edilmesi
📸 Deliller Marka hakkının ihlailine dair yazılı, görsel,sesli verilerle ispat olunabilir.

iç mekan, zemin, kişi, şahıs içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Örnek Yargıtay Kararları

Hukuk Genel Kurulu 2017/18 E., 2021/532 K.

Özet:

Davacı İstemi: Davacı, “NIVEA” ve “8×4” markalarının sahibi olarak, “NİVA+Şekil” ibareli markanın “NIVEA” markası ile karışabileceğini, bu nedenle markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Davalı markasının, “NIVEA” markasının tanınmışlığından haksız yararlanma amacı taşıdığını, dolayısıyla tescilinin kötü niyetli olduğunu iddia etmiştir.

Davalı Cevabı: Davalı, kendi markasını 1995’ten beri kullandığını ve 2005’te “NİVA” markasını tescil ettirdiğini belirtmiş, markalarının birbirinden farklı olduğunu ve aralarında karıştırılma ihtimali bulunmadığını savunmuştur.

Mahkeme Kararı: İstanbul 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, davacının markasının tanınmış olduğunu, davalı markasının ise davacı markasına benzer olduğunu ve bu benzerliğin tüketiciler arasında karışıklığa yol açabileceğini belirtmiştir. Davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, mahkemenin kararını bozmuştur. Bozma gerekçesi, bilirkişi raporunun yeterli inceleme yapmadığı ve davacı markasının tanınmışlığının her mal ve hizmet sınıfı için ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Mahkeme karara direnmiştir.

HGK KARARI: Sadece taraf markalarındaki ibarelerin benzerliği ile davacıya ait markanın tanınmışlık seviyesi göz önüne alınarak hükümsüzlük şartlarının gerçekleşmez, markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetler bakımından detaylı inceleme yapılmalıdır. Sonuç olarak mahkemenin direnme kararı bozulmuştur:

“Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa,” tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibinin itirazı durumunda markanın tescil edilemeyeceği hükmünü haiz olup bir markanın, bir mal veya hizmeti, tescili esnasında tescil edilmiş veya tescil başvuru yapılmış bir markanın kapsadığı diğer mal veya hizmetlerden ayırt etmesi şart koşulmak suretiyle, önceki marka diğerine tercih olunmaktadır (korumada öncelik ilkesi). Markalar arasında bir benzerlik olup olmadığı araştırılırken tescili talep olunan markanın, daha önceden tescil edilmiş veya tescili talep olunmuş tüm diğer markalar ile kıyaslanması gerekmez. Bir marka, kapsadığı mal veya hizmetlerle “aynı veya benzeri mal veya hizmetler” için kullanılan diğer markalarla benzer ise, tescili itiraz veya hükümsüzlük konusu yapılabilir. Mal veya hizmetler arasında hiçbir ayniyet yahut benzerlik yok ise, karşılaştırılan markalar arasında da 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmayacaktır.…Bu kapsamda davalı markasının tescilinin davacının markalarının tanınmışlığından haksız yararlanma amacı taşıyıp taşımadığı, anılan markaların itibarına ve ayırt edici karakterine zarar verme ihtimalinin bulunup bulunmadığına dair yapılacak değerlendirmede, davalının marka kapsamındaki malların tür ve niteliği göz önünde bulundurulmalı, anılan ihtimallerin marka kapsamındaki mallardan hangileri için mevcut olduğu detaylı bir biçimde irdelenmelidir. ….556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesi kapsamında davalının marka tescilinin, davacının markalarının tanınmışlığından haksız yararlanma amacı taşıyıp bu markaların itibarına ve ayırt edici niteliğine zarar verme ihtimalinin mevcudiyetine dair değerlendirme, yukarıda sayılan davalı marka kapsamındaki tüm mallar bakımından teknik düzeyde ve detaylı bir incelemeyi gerektirmektedir…Bu itibarla, davacıya ait markaların yüksek düzeyde tanınmış niteliği haiz olduğundan bahisle, farklı mal grubunda tescilli olan davalıya ait markanın tescilini engelleyebileceğine dair soyut değerlendirmeler içeren bilirkişi raporunun…hükme esas alınacak nitelikten yoksun olduğu görülmektedir. Bu nedenle…yukarıda detaylı olarak açıklanan esaslar çerçevesinde somut ve açık bir biçimde ortaya konulmaksızın, sadece taraf markalarındaki ibarelerin benzerliği ile davacıya ait markanın tanınmışlık seviyesi göz önüne alınarak hükümsüzlük şartlarının gerçekleştiğinden bahisle davalı markanın hükümsüzlüğüne karar verilemez….Açıklanan nedenlerle…BOZULMASINA.. karar verildi.’’

Hukuk Genel Kurulu 2020/317 E. , 2022/1040 K.

Özet

Olay: Davacı vekili, müvekkilinin “fit”, “fit x”, “fit indeks”, “fit index” ibarelerini içeren tanınmış markalarının olduğunu belirterek, davalı şirketin “Fitsure” ibaresi ile marka tescili başvurusunda bulunduğunu ve bu başvuruya itirazda bulunduklarını ifade etmiştir. İtiraz, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından reddedilmiştir. Davacı, “Fitsure” ibaresinin müvekkilinin markalarıyla karışabileceğini, kötü niyetle başvurulduğunu ve bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, YİDK kararının iptalini ve davalı başvurusunun tescil edilmesi hâlinde hükümsüzlüğünü talep etmiştir.

Davalı Şirket: “Fitsure” markasının, “Fit” ibaresini içeren davacı markalarıyla benzerlik göstermediğini, markalarının iki kelimeden oluştuğunu ve “sure” ibaresinin daha baskın olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.

Türk Patent ve Marka Kurumu: “Fitsure” markasının, davacı markalarıyla görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerlik göstermediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı: Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi, davacı markalarının tanınmışlık derecesinin ispatlanamadığı gerekçesiyle ve başvurunun kötü niyetle yapıldığına dair kanıt bulunmadığı için davayı reddetmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:Bölge Adliye Mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını usul ve esas yönünden hukuka uygun bularak, istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.

Yargıtay Kararı: Davalı markasının “FITSURE” ibaresinin, davacı markalarının “FIT” ibaresi ile iltibas tehlikesi oluşturabilecek derecede benzer olduğuna hükmetmiş ve yerel mahkemenin kararını bozmuştur.

Mahkeme direnme kararı vermiştir.

HGK: Mahkemenin direnme kararsını usul ve yasaya aykırı bularak bozmuştur:

‘’…Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı şirket tarafından 25.12.2015 tarihinde “FITSURE” ibaresinin marka olarak tescili istemiyle Türk Patent ve Marka Kurumu’na başvuruda bulunulduğu, tescil kapsamında 29, 30 ve 32. sınıf emtialarının bazılarının yer aldığı, başvurunun ilan edilmesi üzerine davacı tarafından “FIT” ibareli markaları dayanak gösterilerek itirazda bulunulduğu, itirazın Markalar Dairesince reddi üzerine yeniden inceleme isteminin de YİDK tarafından reddedildiği ve başvurunun 19.04.2017 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. 26. Dosya kapsamından davalı şirket markasının kapsamında yer alan mal ve hizmet listesinin davacı markalarının mal ve hizmetleri ile aynı olduğu görülmektedir. Bu durumda 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi gereğince davacıların markaları ile davalı başvurusunun işaret itibariyle iltibas yaratacak kadar benzer olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. 27. Davalı şirket başvurusu, beyaz zemin üzerine siyah renkli kalın ve küçük harflerle yazılmış “Fitsure” ibaresinden oluşmaktadır. Davacı markalarında da beyaz zemin üzerine siyah renkli kalın ve küçük harflerle yazılmış “Fit” ibareleri yer almaktadır. Ayrıca davacı markalarında “Fit” ibaresi asıl unsur olarak yer almakta ve bu ibareye muhtelif tali unsurlar eklenmek suretiyle seri markalar oluşturulduğu görülmektedir. Dolayısıyla taraf markalarında “Fit” ibaresi asıl unsur olarak yer almakta ve davalının “Fitsure” ibareli başvurusu davacının markalarının asıl unsuru olan “Fit” ibaresini aynen içermektedir. Bu ibarenin sonunda yer alan “sure” eki ise markaya yeterli düzeyde ayırt edicilik katmamaktadır. Hatta davalı şirketin başvurusunun davacı şirketin seri markalarından biri olduğu intibaı uyanmaktadır. Gerçekten de “sure” eki nedeniyle davalı başvurusu ile davacı markaları aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer sayılmazlar ise de, genel intiba, görünüm, okunuş ve anlam olarak benzer oldukları kuşkusuzdur. Bu nedenle ortalama tüketici nezdinde genel ve bütüncül bakış açısı itibariyle her iki markanın karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğu, taraf markaları arasında en azından ticari, ekonomik ve idari bir bağlantı bulunduğu algısının oluşabileceği, ayrıca davalı şirketin markasının davacının seri markası olarak algılanabileceği kabul edilmelidir. 28. O hâlde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek markalar arasında 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. 29. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır… BOZULMASINA…karar verildi.’’

11. Hukuk Dairesi 2019/2631 E. , 2020/550 K.

Özet

Olay: Davacı, 1963 yılında kurulan ve “DUMANKAYA” markasını tescil ettiren bir şirkettir. Davalı, 2014/60369 sayılı “DMKY” markası için başvuruda bulunmuştur. Davacı, “DMKY” ibaresinin, kendi tescilli markası “DUMANKAYA” ile benzer olduğunu ve bu durumun tüketiciler arasında karışıklığa yol açacağını iddia ederek, davalı markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir. Davalı ise markasının davacı markasıyla iltibasa neden olacak derecede benzer olmadığını savunmuştur.

Mahkeme Kararı: İlk derece mahkemesi, davalı markasının “DUMANKAYA” markası ile benzer olduğunu, benzerlik ve iltibas riskinin bulunduğunu ve markanın kötüniyetle başvurulduğunu belirterek davayı kabul etmiştir. Davalı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi ise, ilk derece mahkemesinin kararını onayarak, davalı kurum ve şirket vekillerinin istinaf başvurularını reddetmiştir.

Yargıtay Kararı: Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararını usul ve yasaya uygun bularak onamıştır:

‘’. Tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre davalı şirket kurucusunun, yine kurucusu bulunduğu davacı şirketten, “DUMANKAYA” markasını davacı uhdesinde bırakarak ayrıldığı, her ne kadar anılan markayı davacı uhdesinde bıraktığını ifade etse de davalının “DUMANKAYA” markasının sessiz harflerini tescil ettirmek istemesinin, davacı markalarının tanınmışlığından yararlanma ve davacı markalarını engelleme kastını gösterdiği, dolayısıyla mahkemece davalının kötüniyetli olduğunun belirlenmesinde bir isabetsizlik olmadığı,..Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı kurum vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA,..karar verildi.’’

Yazılı bilgiler güncellenen mevzuatlar çerçevesinde değişebilir, somut olaya göre değerlendirilmesi gereken başkaca koşullar bulunabilir. Değişen koşullar ve davaların kendine özgü durumlarının bulunması sebebiyle hukuki uyuşmazlıklar için profesyonel bir destek alınmasını öneriyoruz. Davanızla ilgili hukuki sürecin yürütülmesi için avukatlık hizmetimize başvurabilirsiniz.

Yazılı bilgiler sebebiyle herhangi bir sorumluluk kabul edilmemektedir.