Tanıma ve Babalık Davası

yayımlama, neşir, neşriyat, iç mekan, sabit, değişmeyen, muayyen, raf içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

Tanıma ve Babalık Davası

TMK’nin 301. maddesine göre, evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle kurulabilir. Bunu sağlayan dava  babalık davasıdır.  TMK’nin 295. maddesinde tanıma düzenlenmiştir. Buna göre, tanıma, babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.

      A. Tanıma

I. Koşulları ve Şekli

Tanıma, babanın çocuğu hukuken kendi çocuğu olarak kabul etmesidir. Tanıma, babanın nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu, ya da resmi bir senet veya vasiyetname aracılığıyla yapılabilir. Örneğin, bir baba, çocuğunu tanımak için nüfus memuruna dilekçe verebilir veya bir vasiyetnameye çocuğunu tanıdığını belirten bir ifade ekleyebilir. Eğer tanıyan kişi küçük ya da kısıtlıysa, tanımanın geçerli olabilmesi için veli veya vasisinin rızası gereklidir. Ayrıca, başka bir erkekle soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz. Yani, çocuğun biyolojik babası başka bir erkekse ve bu soybağı iptal edilmemişse, çocuk tanınamaz.

II. Bildirim

Tanıma işlemi yapıldıktan sonra, beyan edilen durumun doğru şekilde kayıt altına alınması için çeşitli bildirimler yapılır. Nüfus memuru, sulh hâkimi, noter veya vasiyetnameyi açan hâkim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı olduğu nüfus memurluklarına bildirir.

Örneğin, bir baba çocuğunu tanıdıktan sonra, bu bilgi nüfus müdürlüğüne iletilir ve çocuğun kayıtlı olduğu nüfus müdürlüğü de çocuğa, annesine veya vesayet altında ise vesayet makamına bildirimde bulunur.

III. İptal Davası

  1. Tanıyanın Dava Hakkı

Tanıyan kişi, tanımanın yanılma, aldatma veya korkutma gibi sebeplerle yapılmış olduğunu düşünüyorsa, iptal davası açabilir. Bu dava, annenin ve çocuğun haklarını korur.

Örneğin, bir baba, çocukla ilgili olarak yanlış bilgilendirildiğini veya aldatıldığını düşünüyorsa, bu durumu mahkemeye taşıyabilir.

       2. İlgililerin Dava Hakkı

a. Genel Olarak

Ana, çocuk ve çocuğun ölümünden sonra altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer, tanımanın iptali için dava açabilirler.

Örneğin, çocuğun annesi veya çocuğun ölümü hâlinde çocuğun mirasçıları, tanımanın iptalini talep edebilir. Bu dava, tanıyan kişi ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.

b. İspat Yükü

Davacı, tanıyan kişinin baba olmadığını ispatlamakla yükümlüdür.

        3. Hak Düşürücü Süreler

Tanıyan kişinin dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

İlgililerin dava hakkı da benzer sürelerle sınırlıdır; çocuğun dava hakkı ise ergin olmasından itibaren bir yıl içinde düşer.

Sürelerin aşılması durumunda, gecikmeyi haklı kılan bir sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından itibaren bir ay içinde dava açılabilir.

B. Babalık Davası

I. Dava Hakkı

Ana ve çocuk, çocuğun babasını mahkeme aracılığıyla belirlemeyi talep edebilir. Bu dava, babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Ayrıca, babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazine’ye; eğer dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya bildirilir. Örneğin, bir anne çocuğunun babasını tanımlamak için mahkemeye başvurabilir ve bu süreçte ilgili kurumlar bilgilendirilir.

II. Karine

Davacının, çocuğun doğumundan önceki üç yüz gün ile yüz seksen gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse, bu durum babalığa karine sayılır. Ayrıca, fiili gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması da karine olarak kabul edilir. Davalı, çocuğun babası olmasının imkansız olduğunu veya bir üçüncü kişinin baba olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ispat ederse, karine geçerliliğini yitirir.

Örneğin, bir adam, çocuğun doğum tarihi ve annenin gebelik dönemi bilgileriyle birlikte, çocuğun babası olamayacağını kanıtlayabilirse, bu durum babalık karinesini geçersiz kılar.

III. Hak Düşürücü Süreler

Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir.

Ananın dava hakkı, doğumdan itibaren bir yıl içinde düşer. Eğer çocuğun başka bir erkekle soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin sona erdiği tarihte işlemeye başlar.

Sürelerin geçmesi durumunda, gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından itibaren bir ay içinde dava açılabilir.

IV. Ananın Malî Hakları

Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak, baba veya mirasçılarından doğum giderleri, doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri, gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderlerin karşılanmasını talep edebilir. Çocuk ölü doğmuş olsa bile, hâkim bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir. Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşları tarafından yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan düşülür.

iç mekan, zemin, kişi, şahıs içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

2.Hukuk Dairesi 2014/27899 E. , 2015/8091 K.

” ….Ana ve babanın evli olmaması halinde, velayet anaya ait ise de (TMK m. 337/1); çocuk ile baba arasındaki soybağı, ana ile evlilik, tanıma ya da hakim hükmüyle kurulabilmektedir. (TMK m. 282/2). Davacı ile küçük … arasında açıklanan şekillerde bir soybağı ilişkisinin kurulmadığı anlaşılmaktadır. Yasada belirtilen şekilde bir soybağı ilişkisi kurulmadan, nüfus kaydının anne hanesinde kayıtlı olan çocuğun baba isminin …. olarak yazılı olması soybağı ilişkisi kurulduğu anlamına gelmez. Tanıma, babanın aile mahkemesine yazılı başvurusu ile de yapılabilir (TMK m. 295/1). Olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme hakime ait olduğundan; davacının aile mahkemesine yönelik bu talebinin aynı zamanda tanıma istemini de içerdiği kabul edilerek; mahkemece Kanundaki tanıma koşullarının gerçekleşmiş olup olmadığı da değerlendirilip, tanıma konusunda bir işlem gerçekleştirilmeden (HMK m. 295, 296), işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA…karar verildi. ‘’

Hukuk Dairesi Esas No: 2021/5941Karar No: 2021/8069

‘’….Dava, babalığın tespitine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesinde; “Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca açıkça yetki verilmemiş ise vekil, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez (HMK m. 74). TMK’nin 301. maddesine göre, evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. Babalık davası, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Somut olayda dava Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbar edilmemiştir. Babalık davasının Cumhuriyet savcısına ve Hazineye ihbarı zorunlu bulunduğu halde (TMK.md. 301/son) hazineye ve Cumhuriyet savcısına dava ihbar olunmadan, davacı vekilinden babalık davasını açabilmesi için özel yetki içeren vekaletname alınmadan yargılamaya devamla işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenle kararın münhasıran bu sebeple bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeple BOZULMASINA…karar verildi. ‘’

  1. Hukuk Dairesi 2022/1285 E. , 2022/3256 K.

” ….1-Evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı, hakim hükmüyle kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. (TMK’nin mad. 301). Bu dava, ana ve çocuk tarafından babaya, baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır. Soybağına ilişkin hükümler 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi ve devamında düzenlenmiş olduğundan, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesine göre, görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Bu husus gözetilmeksizin davaya Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından bakılması doğru görülmemiştir. 2-Kabule göre de; dava, babalığın tespitine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 301. maddesinde; ”Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır. Babalık davası, Cumhuriyet Savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir.” hükmü yer almaktadır. Babalık davasına dair hak düşürücü süreler ise TMK m. 303’de düzenlenmiştir. Buna göre, babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Çocuğun açacağı babalık davası yönünden; hak düşürücü süreyi düzenleyen ikinci fıkra, Anayasa Mahkemesi’nin 27/10/2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Somut olayda, mahkemece, davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde mahkemece, davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılarak, dava Cumhuriyet savcısına ve Hazine’ye ihbar edilerek, çocuk ve çocuk adına kayyım tarafından açılan babalık davalarında her hangi bir hak düşürücü süre olmadığı gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, …karar verildi.

 

Yazılı bilgiler güncellenen mevzuatlar çerçevesinde değişebilir, somut olaya göre değerlendirilmesi gereken başkaca koşullar bulunabilir. Değişen koşullar ve davaların kendine özgü durumlarının bulunması sebebiyle hukuki uyuşmazlıklar için profesyonel bir destek alınmasını öneriyoruz. Davanızla ilgili hukuki sürecin yürütülmesi için avukatlık hizmetimize başvurabilirsiniz.

Yazılı bilgiler sebebiyle herhangi bir sorumluluk kabul edilmemektedir.